Evet dostlar. Ekim ayı gelmek üzere ve artık hepimiz evlerimizde yazın mahmurluğunu üzerimizden attık, düzene girdik (her ne kadar alıştığımız düzenin dışında bir durum olsa da) yaz döneminde tükettiğimiz gıdaların muhtemelen pişmanlığı ile daha sağlıklı beslenmek ve ailemize katkısız gıdalar üretebilmek için kolları sıvadık. Evimizde yapabildiğimiz en sağlıklı gıdaların başında da yoğurt ve kefir gelmekte. Ben bu ay sizlerle kefiri paylaşmak istiyorum. Evimizde bizimde en güvenerek, düzenli tükettiğimiz gıdaların başında kefir gelmektedir. Damak tadınıza göre çeşitlendirmeye müsait olan bu içecek eminim vazgeçemediklerinizden olacaktır.

Eski çağlardan günümüze uzanan bir tarihe sahip kefir. Kafkaslardan gelen bu mucizevi içecek sütün mayalanması ile elde edilir. Faydaları saymakla bitmez. Çıkışı hakkında anlatılan birçok rivayet vardır. Bunlardan bir tanesi; Hz. Muhammed kefirin tarifini Kafkasya’da yaşayan bir Türk kabilesine verir. Kabile reisliği babadan oğula geçmektedir ve tarif reis tarafından gizli tutulmaktadır. Miras gibi babadan oğula aktarılmaktadır. Bu kabilede yaşayan insanlar 120-130 yaşlarına kadar yaşamaktadırlar ve Ruslar zaman içinde bunun sırrını merak etmişlerdir. Kabilenin kefir tükettiklerini öğrenen Ruslar bunun tarifini kabile reisinden isterler. Fakat başarılı olamazlar. Bunun üzerine Ruslar bir kadın ajanı kullanarak kabile reisinden tarifi almaya çalışırlar. Ajan kadın reisi kendine aşık eder ama o da başarılı olamaz. Sonunda Rus çarına şikayet edilen kabilenin reisi çarın tehditi üzerine yıllardır gizlenen tarifi Ruslarla paylaşır. Ardından bu tarif Avrupa’ya oradan da dünyaya yayılır.

Kefir, E vitamini ve Selenyum açısından zengin aynı zamanda güçlü bir antioksidandır. Bu tip probiyotikler protein ve yağların kolay sindirilmesini sağlar. Faydaları saymakla bitmeyen bu içecek, bağışıklığı güçlendirir, mide problemlerinde özellikle ülser oluşumunda engelleyici etkileri vardır. Sindirimi kolaylaştırır, kemikleri güçlendirir, hücreleri yeniler, kan şekerini dengeler. Her gün tüketilen iki bardak kefir günlük kalsiyum ihtiyacınızın yüzde 60’nı karşılamaktadır. İçerdiği triptofan amino asidi ve B vitamini ile gece uykularında bile destekçi olmakta ve depresyondan korumaktadır. Yani faydaları saymakla bitmez bu harika içeceğin.

Peki kefiri nasıl yapmalıyız? Daha önce bahsettiğim gibi kefir süt ile yapılan bir içecektir. Süt ile mayalanır. İlk adım olarak güvendiğimiz bir çiğ süt ile ya da günlük pastörize süt ile yapmalıyız kefirimizi. Sütü kaynattıysak eğer 25 dereceye düşmesini bekleyeceğiz. Sütümüzün ısısı bu olmalı. Cam bir kavanoza aldığımız sütümüze(1 Litre) 20 gram kefir tanesi yeterli olacaktır. Tahta bir kaşık ile hafifçe karıştırıyoruz sütümüzü mayamızı ekledikten sonra ve minimum 8 saat maximum 24 saat üzerini örterek mayalanmaya bırakıyoruz. Aynı yoğurdumuzu mayaladığımız gibi. Kefirin sindirim sistemini düzenleyici etkisi mayalanma saati ile de ayarlanabilmektedir. 12 saatten daha uzun sürede mayalanan kefir sindirim sistemimizi yavaşlatır. 12 saatten kısa sürede mayalanan ise hızlandırır. Yaşadığınız bağırsak problemine göre mayalamanızı ayarlamanız faydalı olacaktır.

Mayaladığınız kefirinizi vakti geldiği zaman plastik tel bir süzgeçten geçirerek süzgeçte kalan mayayı tahta kaşıkla alın ve süte karıştırın. Kesinlikle su ile temizlemeyin. Süzülmüş kefirinizi cam bir kavanoza alarak buzdolabında muhafaza edin ve 3 gün içinde tüketmeye özen gösterin.

 Çok kolay yapabileceğiniz kolay, hafif bir kefir tarifi gelsin o zaman…

Yulaflı, Muzlu Kefir

200 ml (1 su bardağı) Kefir

3 Yemek Kaşığı Yulaf Ezmesi

½ Muz

1 Tatlı Kaşığı Tarçın

Üzeri için Çiğ Badem

Yapılışı

Bir kasede yulaf ezmesi ve kefiri iyice karıştırıyoruz. Muzları minik minik doğruyoruz ve tarçınla beraber hepsini karıştırıyoruz. Üzerine çiğ badem koyarak keyifle tüketiyoruz.

Şimdiden sağlık, afiyet olsun herkese

Ece EDİL AKMAN